PİGME
Bana Kısaca Böyle
Seslenin Lütfen!
Türkçeye kısa bir süre
önce çevrilen Pigme, Palahniuk'un orijinali 2009 Mayıs'ında yayınlanan onuncu
romanı. Bir tarafta sol eliyle kopmuş sağ elini havaya kaldırmış ve bir yere
hücum edercesine koşan ufak tefek, çekik gözlü, boydan boya kırmızı bir erkek,
diğer tarafta ise Amerikan bayrağını anımsatan bir desenin üzerine iliştirilmiş
küçük, yüzleri görünmeyen, karateci erkekler. Ve ancak kitap okunduktan sonra
kapağa ne sebeple yerleştirildiği tahmin edilebilen, ufak tefek bir kadın
figürüyle okuyucuyu tavlamaya çalışan kapak tasarımları bahse değer. Keza
orijinal kapağın Palahniuk'çu tavrından yoksun Türkçe kapak, Palahniuk'un kaba
anlatımını ve tarzını yumuşatmak ister nitelikte sanki. Tabii söz konusu olan
isim Palahniuk olunca, bahsi geçen kitabın karanlık ve bir o kadar da rahatsız
edici olması kaçınılmaz bir hal alıyor. Yumurta mı tavuktan, tavuk mu
yumurtadan çıkmıştır sorusunu alıp, sistem ve insan denklemine uyarlayan
Palahniuk, “küçükler de acımasız olabilir” mottosuyla ördüğü hikayesinde,
önceki romanlarında da yer alan benzer bir temayı, mevcut ideolojileri
eleştirmeyi ve bunun yanı sıra, ‘ağaç yaş iken eğilir’ deyimini tasdiklemeyi kendine
görev edinmiş gibi görünüyor.
Özetle kitap, günümüz
coğrafyasının üçüncü dünya ülkeleri harmanından yaratılmış isimsiz bir ülkenin,
askeri eğitime tabi tuttuğu 67 numaralı ajanı pigmenin, Kargaşa Operasyonunu
hayata geçirmek üzere düşman ülke ABD’ye gelişini konu alıyor. Pigme, 13
yaşlarında, eğitimi dolayısıyla şiddettin her türlüsüne açık, acımasız bir ajan
olarak tasvir edilirken, ‘bozuk’ ve çocuksu İngilizcesiyle okurlara ABD’yi ve
karşılaştığı Amerikalıları rapor ediyor. Roman; sarkastik, sivri ve yer yer
mideyi zorlayan anlatımıyla, pigmenin gözünden toplumsal bir eleştiri sunarken,
sınır tanımaz bir tutum içine bürünüyor.
Zaman zaman William
Golding'in 'Sineklerin Tanrısı' kitabını anımsatan hikaye, her ne kadar
Palahniuk'un sıklıkla eleştirdiği temaları yeniden ele alıyor gibi görünse de,
yenilikten yoksun ve tekerrürden ibaret eleştirilerinin biraz abartıldığını
söylemek mümkün. Yazar alıştığımız post-modern tarzına ek olarak, dili ve
anlatımı karikatürleştiren karakterleri, pigmeye armağanı diyebileceğimiz
yamalı İngilizcesi, doğal sesleri yansıtan kelimeleri ile okurlarına anlatmak
istediklerini gerçek suretleriyle tasvir etmeyi, mizahı ve şiirsel diliyle
başarıyor. ‘Yoz’ olanı yok etmek üzere yetiştirilmiş, tecavüzü sindirmenin, şiddettin
ve hatta asimilasyonun olağan bir parçası olarak benimseyen pigmenin gözünden
totaliter rejimlere ve kapitalizme, dine ve tüketim arzusuna tabir-i caiz ise ‘giydirdikçe
giydiriyor’ Palahniuk. 13 yaşındaki pigmenin ağzından bu eleştirilere tanıklık
etmek her ne kadar rahatsızlık verici olsa da, Palahniuk sevenlerden iseniz
kitabı zevkle okuyacağınıza bahse girerim, ancak ne olur ne olmaz kitaba temkinli
yaklaşmanızda, bir iki adet mide ilacını yanınızdan eksik etmemenizde fayda var
derim.
XOXO The Mag
Temmuz/Ağustos 2012
*Kapak İllüstrasyonu Sevinç Altan; Kapak Tasarımı Deniz Çelikoğlu; Ayrıntı Yayınları 2012
*Kapak İllüstrasyonu Sevinç Altan; Kapak Tasarımı Deniz Çelikoğlu; Ayrıntı Yayınları 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder