20 Eylül 2015 Pazar

içeride bir yerlerde, soluksuzluğun yorgunluğu delip geçen haliyle daha sade bir ritme dönüşen adımlarımı sayıyorum. gelene gidene değil de olası olana tutunuyorum. çantamdaki hışırtıya kulak kesildiğimi bilmem kaçıncı adımda anca fark ediyorum. eskiye göre daha az gülümsüyorum. gizlemeyi terk edişime işaret ediyor. biliyorum elbet.
hareketsizliğin düşsel hareket yollarına dönüştüğünü keşfettiğim küçüklü yaşlardan kalan arzuya tutunuşa değiyorum. varım. bağımlı olmayan, arzunun henüz katışıksız haliyle kendini gösterebildiği çocukluğum... bitse de varım. şeylerin elbet istediğim gibi olabileceğine duyduğum inancı geri çağırmak için üç adım daha atıyorum.
Dalgalar çekiyor, atıyor, yutuyor, bırakıyor.
Sahili tanıyamıyorum.
Ben miyim? Kumları silkeliyorum battaniyemden
Ve taşlara basıyorum.
Biraz cam, çatırdıyorlar ağırlığımda.
Yıkıyorum
Parmaklarımın arasından sarkıyor yosunlar.
Dalga mıyım?
Rüzgar belki
Kenarından geçse bana dönecekmiş gibi
Esiyor.
Hışırtıya eğiyorum yüzümü
İnja koja hast?